Aşırı şeker tüketiminin sağlığınız üzerinde korkunç etkileri olabilir. Bazı şeker türleri diğerlerine göre daha kötüdür ama içlerinde en kötüsü şekerli ve gazlı içeceklerdir.
Gazlı içeceklerin yanı sıra, listede meyve suları, yüksek oranda şeker içeren kahveler ve diğer şeker içeren içecekler de vardır. Aşağıda gazlı ve şekerli içecek gördüğünüzde köşe bucak kaçmanızı gerektirecek 13 neden listelenmiştir. 1. Şekerli İçecekler Size Tokluk Hissi Vermez ve Kilo Almanızın En Önemli Nedenlerindendirİlave şekerlerin kilo aldırıcı özelliği vardır. Buna ek olarak sıvı şekerlerin daha çok kilo aldırdığını söyleyebiliriz.
Bunun nedenlerinden birisine bakacak olursak, şeker vücuttaki ana früktoz miktarının büyük bir oranını karşılar. Früktoz, glikoz gibi açlık girelin hormonunuzu düşürmez. (1). Araştırmalara göre, früktoz beyindeki doyma merkezini glikoz kadar etkilemiyor (2). Beynin aslında vücuttaki kalori alımını düzenlemesi gerekir. Eğer bir çeşit yiyecekten (mesela patates) çok yerseniz, diğer türlerden otomatik olarak az yemeniz gerekir. Fakat sıvı şekerde olay bu kadar basit değildir. Bunu tükettiğinizde, alınan toplam kalorinin üstüne şeker de eklenmiş olur (3). Başka bir deyişle, şekerli içecekler sizi doyurmaz, siz eskisi gibi tüketiminize devam edersiniz fakat eskiye göre daha fazla şeker ve kalori almış olursunuz (4, 5). Bir araştırmaya göre, beslenme düzenine gazlı içecek ekleyen bir insan öncesine göre %17 daha fazla kalori tüketiyor. Bu gerçekten büyük bir oran ve bir kaç yıl içerisinde obeziteye neden olabilir (6). Yine araştırmalara göre, şekerli içecek tüketen insanlar tüketmeyenlere göre daha fazla kilo alıyorlar (7, 8, 9). Çocuklarda yapılan bir deneye göre, her gün şekerli içecek tüketen çocuklarda %60 obezite riski bulunuyor (10). Modern beslenme düzeninde, şekerli içecekler en çok kilo yapan ürünlerdir. Eğer kilo vermek istiyorsanız veya almaktan kaçınıyorsanız bu şekerli içecekleri de hayatınızdan çıkarmayı düşünmelisiniz. Sonuç: Sıvı şeker katı yiyecekler gibi tokluk hissi yaratmaz bu yüzden sizi daha çok yemek yemeye yönlendirir. Şekerli içecekler kilo aldırma özelliği ile modern beslenme düzenindeki en riskli ürünler olabilir. 2. Fazla Miktarda Şeker Karaciğeri YağlandırırŞeker iki bileşenden oluşur, glikoz ve früktoz.
Glikoz vücuttaki her bir hücre tarafından metabolize edilebilirken, früktoz sadece karaciğer tarafından edilir (11). Şekerli içecekler aşırı miktarda früktoz almamızın en kolay ve yaygın yoludur. Aşırı tüketildiğinde, karbonhidrat ve kalori açısından zengin olan beslenme düzeninde karaciğer kapasitesini korumak için früktozu yağa çevirir (12). Yağların bir kısmı kan trigliseridleri gibi başka bir yere transfer edilirken, diğer bir kısmı ise karaciğerde kalır. Zamanla bu durum alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasına dönüşür (13, 14). Sonuç: Sakaroz ve yüksek früktoz içeren mısır şurubunun sadece %50’si karaciğer tarafından metabolize edilebilen früktozdan oluşur. Aşırı miktarda tüketim, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasına sebebiyet verir. 3. Şeker Karın Bölgesinde Yağlanmaya Neden OlurŞeker tükettikçe vücut daha fazla yağ depolamaya eğilimli olur.
Özellikle früktoz karın ve diğer organlarda yüksek oranda yağ birikimine neden oluyor. Buna iç organ yağlanması veya karın bölgesi yağlanması deniliyor (15). 10 haftalık bir deneyde, sağlıkları normal düzeyde olan 32 kişi früktoz veya glikoz içeren şekerli içecek tüketti (16). Glikoz tüketen kişilerde sadece metabolizmaya bağlı olmayan deri altı yağlanmasına rastlanırken früktoz tüketenlerde önemli miktarda zararlı iç organ yağlanması görülmüştür. Sonuç: Früktozun yüksek oranda tüketilmesi iç organlarda yağ birikmesine neden olur ve bu durum tehlikeli bir şekilde metabolizmaya bağlı hastalıklara yol açar. 4. Gazlı İçecekler Metabolik Sendromun Temel Özelliği Olan İnsülin Direncine Neden Olurİnsülin hormonunun ana fonksiyonu, glikozun kan dolaşımından hücrelere salınımını gerçekletirmesidir.
Fakat gazlı içecek tüketildiğinde, hücreler insulinin etkilerine dirençli hale gelmeye başlıyor. Böyle bir durum ortaya çıktığında, pankreasın kan dolaşımından glikozu temizlemesi için daha fazla insulin üretmesi gerekiyor ve sonuç olarak kandaki insulin oranı artıyor. Bu durum tıpta insulin direnci olarak biliniyor. İnsülin direnci metabolik sendromun arkasındaki tartışmasız ana nedendir ve size tip 2 diyabet ve kalp rahatsızlıklarına bir adım daha yaklaştırır (17). Aşırı miktarda tüketilen şeker insulin direncinin sebebi olarak bilinir ve kanda kronik olarak yüksek insülin seviyesine neden olur (18, 19, 20). Sonuç: Metabolik sendromdaki temel anormallik olan insülin direncinin sebebi aşırı miktarda tüketilen şekerdir. 5. Tip 2 Diyabet Hastalığının Beslenme ile Alakalı Nedeni Şekerli İçecekler OlabilirTip 2 Diyabet Hastalığı dünya genelinde 300 milyon insanı etkileyen yaygın bir hastalıktır.
İnsülin direnci veya eksikliği bağlamında tip 2 diyabet yüksek kan şekeri ile nitelendirilir. Şekerli içeceklerin insulin direncine neden olduğunu düşünürsek, bu konuda yapılmış sayısız araştırma gazlı içecek tüketimi ile tip 2 diyabeti birbiri ile bağlantılı buluyor. 6. Gazlı İçecekler Sadece Şekerden Başka Hiç Bir Temel Besin İçermezGazlı içeceklerin “boş” kalori içerdiği hakkında hiç şüphe yoktur.
Kesinlike protein, amino asit, vitamin, mineral, antioksidan veya lif gibi hiç bir temel besin maddesi içermez. Beslenmenize aşırı seviyede ek şeker katkısı ve gereksiz kalori gibi olumsuzluklar dışında hiçbir katkısı bulunmaz. Sonuç: Şekerli ve gazlı içecekler hiç bir gerekli besin maddesi içermediği için “gereksiz” kalori kaynağı olarak görülmelidir. 7. Şekerin Leptin Direncine Sebebiyet Verdiğine De İnanılıyorLeptin vücudun yağ hücreleri tarafından üretilen bir hormondur (26).
Başlıca görevi uzun dönemdeki enerji dengesini yediğimiz ve yaktığımız kalorilerle düzenlemektir (27,28). Leptin açlık ve obezitede arasındaki dengeyi korur, ve genellikle “tokluk” veya “açlık” hormonu olarak nitelendirilir. Kilo alımının başlıca nedenleri arasında leptin hormonuna dirençli olmanın yer aldığı söyleniyor (29, 30). Farelerdeki leptin direnci deneylerinde sebebin çoğunun şeker, özellikle de früktoz tüketimi olduğu gösteriliyor. Fareler yüksek oranda früktoz içerikli besinler ile beslendiklerinde ortaya leptin direnci çıkmıştır. Şekersiz diyet denendiğinde ise leptin direnci etkileri ortadan kalkmıştır (31, 32). Fakat, bu deneyler kesin değildir ve insanlar üzerinde normal şeker oranı ile tekrar yapılmalıdır. Farelerle birlikte yapılan deneylerde çok aşırı miktarda şeker ve %60’a kadar früktoz kullanılmıştır. Sonuç: Hayvan deneylerine baktığımızda yüksek früktoz ile beslenme şeklinde leptin direnci ortaya çıkıyor fakat şeker kesildiğinde problem ortadan kalkıyor. 8. Şekerli İçecekler İnsanlar İçin Bir Bağımlılık TehlikesidirŞeker yediğimiz zaman memnuniyet veren dopamin hormonu beyin tarafından salgılanır (33).
İnsan beyninin ilgisini dopamin salgılayan aktiviteler çeker. Yüksek oranda dopamin salgılayan aktiviteler daha ilgi çekicidir. Bu durum tıpkı kokain bağımlılığı gibidir. Bunun üzerine yapılan bir çok araştırmadan çıkan sonuç şeker ve işlenmiş abur cubur gıdaların benzer etkilere sahip olduğudur (34). Bağımlılığa yatkın olan insanlarda bu durum kendini mükafatlandıran davranışlarla uyuşturucuya bağımlı olmaya sebebiyet verir. Bu aynı zamanda yemek yeme bağımlılığı olarak da bilinir. Fareler üzerinde yapılan deneylere göre şeker fiziksel olarak bağımlılığa sebebiyet verebilir (35, 36, 37). İnsanlarda bu bağımlılığı kanıtlamak zorken, bir çok insan şekerli içecekler (ve diğer abur cubur gıdaları) bağımlılık derecesinde tüketiyor. Hatta bunu düpedüz kabul edenler bile var. Sonuç: Şekerli içeceklerin beynin ödül merkezinde güçlü bir etkisi vardır ve bu durum kolay etkilenen insanlarda bağımlılığa neden olur. 9. Araştırmalar Şekerli İçecekler İle Kalp Rahatsızlıklarını İlişkilendiriyorŞeker tüketimi ilk defa 60’lı ve 70’li yıllarda kalp hastalıkları ile ilişkilendiriliyordu (38, 39).
O zamandan beri, şekerli içeceklerin kalp damar rahatsızlıklarındaki ana faktörlerden biri olduğu bilinmekte. Bunlar kan şekeri, kan trigliseridi, düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve bir çok diğer rahatsızlığı beraberinde getirir (16, 40). İnsanlar üzerinde yapılan güncel bir deneye göre kadın, erkek ve gençlerde şeker tüketimi ve kalp hastalıkları arasında bir bağ olduğunu bulmuştur (41, 42, 43, 44, 45, 46). 20 yıl süren ve 40.000 erkek üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, her gün tüketilen bir kutu şekerli içecek kalp krizi riskini, veya kalp krizinden ölme riskini tüketmeyenlere göre %20 yükseltmiştir (47). Sonuç: Şeker tüketimi ve kalp rahatsızlıkları arasında bağlantı uzun zaman önce bulunmuştu. O zamandan beri, bu bağlantının doğru olduğu deneylerle kanıtlanmakta. 10. Gazlı İçecek Tüketen İnsanlarda Kansere Yakalanma Riski Daha YüksektirKanser riski, obezite, tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklarla yanyana anılmakta.
Bu nedenle, şekerli içeceklerin kansere yakalanma riski ile bağlantılı olduğuna şaşırmamak gerekir. 60.000 erkek ve kadın üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, haftada iki veya daha fazla şekerli ve gazlı içecek tüketen insanlarda, tüketmeyenlere göre %87 oranında daha fazla pankreas kanseri riski görülmüştür (48). Pankreas kanseri ile ilgili bir diğer araştırmaya göre ise bu konuda kadınlar erkeklere göre daha fazla risk taşımaktadırlar (49). Gazlı içecek tüketen postmenapozal kadınlarda ise endometriyal kanser denilen iç rahim kanseri riski görülmüştür (50). Şekerle tatlandırılmış içecek tüketimi kanserin nüksetmesine sebep olurken, kalın bağırsak kanserinde ise ölümle sonuçlanmasına ilişkilendirilmiştir (51). Sonuç: Gözlem sonucu elde edilmiş deneylerde, şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimi ve kanser riski arasında büyük bir bağlantı vardır. 11. Gazlı İçeceklerdeki Şeker ve Asit Diş Sağlığınızı Olumsuz EtkilerGazlı içeceklerin dişleriniz için iyi olmadığı bilinen bir gerçektir.
Gazlı içecekler karbonik ve fosforik asit içerir. Bu asitler ağızda asidik bir ortam yaratarak, çürümeye yol açar. Gazlı içeceklerdeki asit tek başına zarar vermek için yeterli olurken, şekerle birleştiğinde verilecek zarar kaçınılmaz olur (52, 53). Şeker ağızdaki kötü bakteriler için kolay sindirilebilir enerji sağlar. Bu, asitle birleştiği zaman, zamanla dişlere zarar verir (54, 55). Sonuç: Gazlı içeceklerdeki asitler ağızda asidik bir ortama sebep olurken, diğer yandan şeker ağızda olan zararlı bakterileri besler. Bu durumun diş sağlığına yüksek oranda olumsuz etkileri olur. 12. Gazlı İçecek Tüketen İnsanlarda Gut Hastalığına Yakalanma Riski YüksektirGut hastalığı ayak baş parmaklarında ve eklemlerde oluşan enflamasyondur.
Kanda bulunan yüksek orandaki ürik asidin kristalleşmesi ile meydana gelir (56). Ürik asitin yükselmesine neden olan temel karbonhidrat ise früktozdur (57). Dolayısı ile, bir çok deneysel araştırma şekerli veya tatlandırılmış içecekler ile gut hastalığı arasında bağlantılar bulmuştur. Uzun dönemde yapılmış deneylere göre, şekerli içecekler kadınlarda %75 Gut hastalığı riskine sebebiyet verirken erkeklerde bu oran neredeyse iki katıdır (58, 59, 60). Sonuç: Sık sık gazlı içecek tüketen kadın ve erkeklerde gut hastalığına yakalanma riski yüksektir. 13. Şekerli İçecek Tüketimi Bunama Riskini YükseltiyorBunaklık biz yaşlandıkça ortaya çıkan nörodejeneratif durumlar için kullanılan ortak terimdir.
En yaygını Alzheimer hastalığıdır. Araştırmalara göre, yüksek kan şekeri yüksek bunaklık riskini de beraberinde getiriyor (61, 62). Bir başka deyişle, ne kadar yüksek kan şekeri, o kadar yüksek bunama riski denilebilir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde bu sonuçlara ulaşılmış, yüksek dozda şekerli içecekler hafızamıza ve karar verme yetimize zarar verebilir (63). Şekerli içecekler sadece fiziksel sağlığımıza değil, beyinsel işlevlerimize de ciddi bir şekilde zarar verebilir. Eğer kilo vermek istiyorsanız, kronik rahatsızlıklardan kaçınıyorsanız ve sağlıklı bir beyinle daha uzun süre yaşamak istiyorsanız şekerli içeceklerden köşe bucak kaçın. |